"İman edip iyi işler yapan, namazı dosdoğru kılıp zekatı verenlerin Rabbleri katında elbette mükafatları vardır. Onlara hiçbir korku olmadığı gibi, onlar mahzun da olmazlar."
Bid’at, dinde temeli olmayan inançları ve ibadet şekillerini İslami bir kılıfla İslam’a yamamaktır. İslam dışı görüş, inanış ve tapınmaları İslam’a mal etmektir.
Hızlı gelişen, açıklaması zor tuhaflıkların yaşandığı uygulamalara şahit olduk. Haklarında idama denk gelen ağırlaştırılmış müebbet cezaları çıkan darbeden yargılanan sanıklar geçtiğimiz günlerde bir bir serbest bırakıldı.
Sonunda ABD ve peşini takip eden işbirlikçi bölge güçleri Suriye’ye müdahale etti. Uçaklar Suriye’de önemli mevzileri bombalamaya başladı. Durun hemen tebrik ve takdire koşmayın; bombalanan direniş örgütlerinin kampları… Umutları bitirilen ve Esed zaliminin inisiyatifine bırakılan ise Suriye halkı…
Herkes inandığı değerlere göre konuşur, hesap güder. Rahatsız olduklarımız veya memnuniyet duyduklarımız kendi inanç penceremize göredir. Bizler gençliğimizin, evlatlarımızın haya ve edeb duygularıyla sağlam yetişmelerini arzu ederiz. İnsanımızın, şehvetleri gıdıklayan, haz merkezli davetlere karşı korunması gerektiğine inanırız. Çünkü Kur’an’a iman etmişizdir. Çıplaklığın şeytani bir tuzak olduğunu bizlere Adem kıssasında bildiren Rabbimiz, örtünme ayetleri ile hayata müdahale ederek neslin korunmasını, aile kurumunun yıpranmamasını murad emiştir.
Bir ideali, hedefi olan tüm kesimler bunu gerçekleştirmek için çalışır, projeler gerçekleştirir ve her yönden hazırlıklara girişir. Yaptığı işin kendi algısına göre doğru olduğuna inandığından veya çıkarlarına, kazancına hizmete ettiğinden umulmadık fedakârlıklarda bulunur.
Her işimiz yüklendiğimiz sorumluluğun bir gereğidir. Bilinçsizce, şuursuzca yapılan eylemler mü’min hareket alanı içerisinde olamaz, olmamalıdır. Yazmak ve konuşmak da sorumluluk bilinciyle yapılan amellerdendir. Laf olsun diye, faraza anlayışıyla laf dökülüp torba doldurulamaz. Sözlerin de bir amacı ve ahlakı vardır. İstikameti belli, yapılması istenen açık ve anlaşılır olmalı, bu çizgi muhataplar tarafından görülebilmelidir.
Siyonist saldırganlığın hız kazandığı şu günlerde, meydana gelen çatışmalar, yaralılar ve ölüm hadiseleri, Müslümanlığını beyan edenler içerisinde halen bir haber bülteninden öteye geçememektedir. Bu şuursuzluk, yapılan siyonist saldırıların İslami boyutunu bilememekten, ya da İslam’ı tanımamaktan kaynaklanmaktadır. Yoksa bağrımıza hançer gibi saplanan, insanlıktan biraz nasibini almış kişileri bile hayrete düşüren bu vahşet sahnelerine başka türlü nasıl duyarsız ve tepkisiz kalınabilir ki…
Varlık gayemizin, yaratılış amacımızın temelini oluşturan ibadet kavramı, anlamı daraltılarak tahrif edilen kavramlarımızdandır. Rabbimiz Allah(c), biz insanoğlunun yaratılış amacını açıkça beyan etmiş, “Ben, cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım.” (51/Zâriyat, 56) ayetiyle ibadeti, hayatın, varoluşun merkezine oturtmuştur.