Eyl
18
Gönderen: admin, Makale, Eylül-18-2025

Filistin topraklarında işgalci bir terör gücü olan İsrail 24 aya yakındır bileğini bükmediği, pes ettiremediği Gazze halkını sindirebilmek için son bir hamle daha başlattı. Soykırımı yöneten Bakan Yisrael Katz, “Gazze yanıyor” paylaşımında bulunarak, “Hamas’ın yenilgiye uğratılması ve İsrailli esirlerin serbest kalmasını sağlamak için ordunun kente demir yumrukla saldırdığını” ifade etti.

Gazze kentini işgal için şiddetli saldırılar yürüten israil, bölgede yaşam mücadelesi veren Filistinlileri de bir kez daha zorla yerlerinden etmeye başladı. Sürekli yerlerinden edilen Filistinlilerin, Gazze Şeridi sahili boyunca uzanan Raşid Caddesi üzerinden güneye doğru göç etmeleri istendi.

İsrail’in bu küstahça çıkışı yaptığı dönemde, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği Ortak Olağanüstü Zirvesi Katar’ın başkenti Doha’da yapılmaktaydı. Doha’daki buluşma, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de devam eden ve Lübnan, Suriye, Yemen ve İran gibi bölge ülkelerini de etkileyen saldırılar sonrasında düzenlenmeye başlanan İİT-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvelerinin üçüncüsüydü…

Siyonistlerin tek yaptığı bombalayıp yıkmak ve katletmekti; 57 ülke temsilcisinin toplanmasından da zalimin elini durduracak gerçek bir irade, gerçek bir yaptırım yine çık(a)madı. Fütursuz ve küstahça meydan okuyuş karşısında ortaya konan, Siyonist saldırılardan hoşnutsuzluğu dile getiren ve diplomatik bir dilin kullanıldığı açıklamaydı.

Aynı günlerde İstanbul’da ise farklı bir atmosfer vardı. Gazze için bir araya gelmenin, ihtilafları bir kenara bırakmanın ve kurtuluş için ortak bir yol inşa etmenin tartışıldığı bir toplantı düzenlendi. Türkiye’nin dört bir yanından vakıf ve dernek temsilcileri, yazarlar, ilim adamları ve aktivistler buluştular. Temel soru şuydu: “24 aydır süren bu zulme karşı biz, bu coğrafyanın duyarlı insanları, gerçekten neler yapabiliriz?”

Büyük riskler barındırsa da, cesaret isteyen bu çabalar elbette kıymetli görülmeli. İnsanlar yerinde duramıyor, çözüm ve kurtuluş için yollar arıyor. Bu koşuşturmalara kesinlikle dudak bükmeden ve küçümsemeden yaklaşılmalı…

Ancak, geç kalınmış ama haberinin bile umutları kıpırdattığı bu türden buluşmalar, eleştirilen devlet başkanları toplanmalarının hantal görüntüsünden uzak kalabilmeli… Her toplanma bir heyecanı, her çağrı bir ümidi harekete geçiriyor. Kulak veren, takip eden yüzbinlerin olduğu bilinci, çağrı heyetlerine de büyük sorumluluklar yüklüyor.

“Gazze Buluşmaları”, ümmetin binlerce yıllık ihtilaflarının, usulü tartışmaların, metot ve yöntem ayrışmalarının çözüme kavuşacağı ortamlar görülmemeli… Sonucunda sadece yürüyüş ve basın açıklamalarının ilan edildiği buluşmalar haline de gelmemeli. Siyonist Bakan Katz’ın, “Gazze yanıyor” manşetiyle işgali ilerlettiklerini duyurduğu bir dönemde, kanayan yarayı durduracak, cani elin parmaklarını kopartacak ve onun bölgeden elini çektirecek caydırıcı teklifler ve kararlardan başka hiçbir şey artık duyulmak istenmiyor.

On yıllardır işlenen Tefsir, Hadis dersleri, on yıllardır kürsülerden verilen vaazlar, çıkarılan dergiler, gazeteler ve kitaplarda yazılanlar, 7 Ekim’den sonra karşılaşılan bu acı tabloda tarihin doğru yerinde durmaya, doğru bir duruş sergilemeye ve doğru eylemlilikler göstermeye bizleri sevk etmiyorsa eyvah ki ne eyvah…

Gazze Buluşmalarının beklenen faydalı sonuçlara ulaşabilmesi için önce yürek ve fikir prangaları kırılmalı: “Tartışılmaz ve mutlak görülen ezberler, “hakikat yalnızca bizim elimizde” düşüncesi, ihtirasla, siyasi rakibin eksikliğini bulup tartışma, deşifre etme hırsı ve Gazze trajedisini, ön plana çıkma ihtirasıyla istismar etme… İşte kırmamız gereken en elzem prangalar…

Hangi inanca sahip olursak olalım, hangi mezhepten, etnik kimlikten, hangi fikir ve düşünceden olursak olalım, kadını ve erkeğiyle, “Filistin halkıyla, Filistin direnişiyle müttefikiz” denilmeli… Ve bu koroya, Hilfü’l-Fudûl mensupları gibi zorbadan, zalimden hesap sorup mazlumdan yana tavır alan insanlar ve Kâbe’nin duvarında asılı duran Şi’bu Ebu Talib’deki acımasız ablukanın karar bildirisini yırtıp atacak merhamete sahip olanlar da katılabilmeli…

İçtenlik, yürek sızısı, ihlas ve samimiyet, kişisel ve kurumsal beklentisizlik, gizli ajandaları yakmak, ders verici, merkezde olma tavrından uzak durmak, Filistin’in özgürlüğü için nefer olmayı göze almak, siyasi rekabetin malzemesi yapmak yerine ümmetin maslahatını, mazlumların hayrını gözetmek… İşte bu ilkeler bir birlikteliğin temelini oluşturmalı…

Bugün Gazze için gemileri yakmaktan, yani geri dönüşsüz bir kararlılık göstermekten başka çaremiz yok. Bu sadece bir dış politika veya insan hakları meselesi değil; bu, vicdanın, imanımızın ve insanlığımızın sınavı…

Tarih bir gün bugünün tanıklarını yazacak. Ya “seyirci kaldılar” ya da “zulme karşı gemileri yaktılar, vicdanlarını seçtiler” diyecek. Seçim bizim elimizde.


Comments are closed.