Tem
17
Gönderen: admin, Makale, Temmuz-17-2014

Siyonist saldırganlığın hız kazandığı şu günlerde, meydana gelen çatışmalar, yaralılar ve ölüm hadiseleri, Müslümanlığını beyan edenler içerisinde halen bir haber bülteninden öteye geçememektedir. Bu şuursuzluk, yapılan siyonist saldırıların İslami boyutunu bilememekten, ya da İslam’ı tanımamaktan kaynaklanmaktadır. Yoksa bağrımıza hançer gibi saplanan, insanlıktan biraz nasibini almış kişileri bile hayrete düşüren bu vahşet sahnelerine başka türlü nasıl duyarsız ve tepkisiz kalınabilir ki…

Bu yaşananların arka planını yeniden konuşmak, biz iman edenler için Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın taşıdığı önemi yeniden hatırlatmak, siyonist düşünceye karşı olmanın bir tepkisellikten öte bir ibadet olduğunu vurgulamak, direniş ve mücadele ailesine yeni fertler kazandırması yönüyle tarafımızdan önemli görülmektedir.

Siyonizm, İsrailoğulları’nın dünya egemenliğini kurmak, Yahudiler dışındaki tüm insanları Yahudilere köle yapmak ve vaat edilen toprakları elde etmek için uygulamaya koydukları projenin adıdır. Bu inanış proje olmaktan çıkmıştır. Binlerce yıldır gerçekleştirilmesi için planların yapıldığı bir ideolojidir. Bu ideoloji uzun yıllar gizli örgütler tarafından temsil edilmiş ve bu örgütler faaliyetlerini büyük bir gizlilik içerisinde sürdürmüşlerdir.

Siyonizm’in ortaya çıkışının altında, Yahudilerin yani İsrailoğulları’nın bitmez tükenmez ihtirasları ve bu ihtirasın geldiği noktada dünyaya hâkim olma idealleri yatmaktadır.

Siyonistler bu çalışmalarını gerçekleştirirken aynı zamanda ibadet ettiklerini düşünürler. Çünkü gerçekleştirmeye çalıştıkları, tahrif edilmiş Tevrat’ta yazılmış bir ilahi mesajdır. Bu mesaja kulak vermek ve tabi olmak Rabbe karşı kulluk görevlerini yerine getirmektir.

Hahamlar Tevrat’ı tahrif ederken, sapkın üstün ırk inançlarını ve bu ırkın yaşayacağı toprakların sınırlarını da çizmeyi unutmamışlardır. Tevrat’a göre Allah, Yahudilere Kenan diyarını vaat etmiştir. Yahudi bir dünya gerçekleşmeden önce bu topraklarda sadece Yahudilerin yaşadığı bir devlet kuracakları inancı vardır. Bu devlet büyük dünya krallığının merkezi ve idare yeri olacaktır.

Siyonist Yahudiler ayrıca Mescidi Aksa’nın Siyon mabedinin bulunduğu yerin üzerine yapıldığını ileri sürmekte ve bu mescidi yıkarak yerine onu inşa etmek istemektedirler. Bundan dolayı sayısız kez Mescidi Aksa’ya sabotaj düzenlemişlerdir. Yıkılabilmesi için halen altını boşaltma amaçlı kazıları gerçekleştirmektedirler. Bunlar zalimlerdir ve korkarak girmeleri gereken mekânlarda üstünlük taslayarak, kibir ile yürümektedirler.

Siyonistler gerçekleştirdikleri bütün çalışmaları batıl dinlerinin gereği olarak yapıyorlar. Yani kendi vicdanlarına göre ibadet ediyorlar. Kulluk yapıyorlar. Kendilerince büyük ilahi emrin yerine gelebilmesi için şartları oluşturuyorlar. Yani siyonistler görevlerini yapıyorlar.

Esas sorgulamamız gereken, siyonistler görevlerini yaparken bizler ne yapabiliyoruz olmalıdır. Daha Mescidi Aksa’nın yerini haritadan gösteremeyen, çatışmaları Arap, İsrail savaşı olarak yorumlayan, haber bültenlerinden birkaç dakikalık görüntüleri savaş filmi gibi izleyen Müslümanlar olduğu müddetçe meydan tabii ki zalimlere kalacaktır. Çevresinde tüm bu yaşananlara karşı duyarsız ve umursamaz bir şekilde bakarak cennet hayali kuranlar büyük bir yanılgı içerisindedir. Kıldığı nafileler ve çektiği tesbihatlar ile ibadet ihtiyaçlarını giderenler, ihmal ettikleri öncelikli ibadetlerin farkında olamamaktadır. Farkında olanlar da, karşı gelmek güç geldiğinden üç maymunu oynamayı tercih etmektedir.

Artık şu bilinmelidir ki, İsrail’e karşı olmak Müslümanlığın gereğidir. Yeryüzünü ifsad eden tüm güçlere karşı net bir mü’min tavrı ortaya koyabilmek, batıl cephesine karşı hak cephesinde yer alarak gücünü bu yönde mücadele ederek harcamak imani zorunluluktur. Mukaddes mekanlara el uzatan necis elleri bertaraf edebilmek için mücahede içerisinde bulunmak ve bulunan izzetli orduları desteklemek şarttır.

Antisiyonist olmak ihmal ettiğimiz bir ibadettir. “Mescidi Aksa’da namaz kılın, eğer kılamazsanız kandillerinde yanmak üzere zeytinyağı gönderin” diyen Peygamberimizin(s) emri gereği Mescidi Aksa ve çevresinin namazgah, yalnızca Allah’a secde edilen birer secdegah olabilmesi için tüm imkanlarımızı seferber etmektir zeytinyağı göndermek… Burası mukaddes bir beldedir, mukaddesatınıza sahip çıkın demektedir Hz. Peygamber(s)…

Çevresi ve kendisi mübarek kılınan, Allah’ın elçilerinin mekanı, isra ve miraç mucizesinde işaret edilen, ilk kıblemiz olan Mescidi Aksa, tüm Müslümanların ortak değeridir. Mescidi Aksa sadece Filistinlilerin değil bütün dünya Müslümanlarının kutsal mabedidir.  Bu kutsal mabede hep birlikte sahip çıkmak, siyonistlerin bütün çabalarını boşa çıkarmak ihmal edilemez ciddi bir ibadettir. Bugün Kudüs ve Filistin’deki Müslümanlar o kutsal mabedi tüm dünya Müslümanları adına korumakta ve bu konuda her türlü fedakârlığı göze almaktadır. Dünya Müslümanları da vakit geçirmeden bu mücadele safında yerlerini almalıdırlar.


Comments are closed.