Tem
10
Gönderen: admin, Makale, Temmuz-10-2014

Varlık gayemizin, yaratılış amacımızın temelini oluşturan ibadet kavramı, anlamı daraltılarak tahrif edilen kavramlarımızdandır. Rabbimiz Allah(c), biz insanoğlunun yaratılış amacını açıkça beyan etmiş,  “Ben, cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım.” (51/Zâriyat, 56) ayetiyle ibadeti, hayatın, varoluşun merkezine oturtmuştur.

İbadet kavramının içerdiği mana zihinlerde kapalı, karışık ve noksan olduğunda, insan varlık gayesine uygun bir yaşamı inşa edemeyecek, böylece ihmal ve ihlallerle dolu bir şekilde ömrünü tüketmiş olacaktır.

Bugün kuru bir inanç ve sadece belirli hareketleri yapmaktan ibaret sanılan ibadet kavramı, şuursuzca ve dünyevi fayda elde etmek için tekrarlanan bazı davranışlar olarak kabul görmektedir.

Günümüzde insanların arasına çıkarak bir anket gerçekleştirdiğinizde; ‘bize birkaç ibadet davranışı sayar mısınız?’ sorusuna verilecek cevaplar dört, beş maddeyi geçemeyecektir. ‘Oruç, namaz, hac, zekât’ gibi temel ibadetleri ancak sayabilecek olan fertler, mabetlere, seccadelere, üretilmiş veya bildirilmiş bazı özel gün ve gecelere indirgenmiş, oralarla sınırlandırılmış tapınma halini tek başına ibadetin kendisi olarak görmektedirler.

‘İbadet’i daraltılmış şekliyle kabul edenlere göre; ‘…insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım’ ayetiyle insanlar belli vakitlerde kılınan namaz ve yılda bir ay tutulan Ramazan orucu için yaratılmış olmakta, böylece bu zaman dilimleri dışında ibadet olarak kabul edilecek ve kulluğun gösterileceği hiç bir alanın olmadığı sonucuyla karşılaşılacaktır.

Esasında biraz düşünüldüğünde Lâiklik tam da budur; dinin, ibadetin, vicdanlara, mabedlere, sembollere hapsedilerek sosyal hayattan uzak tutulması, hayatın tüm alanlarından soyutlanması durumu…

İbadet kavramını şekilsel birkaç tapınma haliyle sınırlandıran bazı toplum fertleri, ‘Biz putlara, şeytana tapmıyoruz ki, hatta onlara lanet ediyor ve yalnızca Allah’a secde ediyoruz’ derken; taş ve putlar dışında şeytanın askeri olmuş tağutlarla dostluk kurmakta, onları destekleyerek itaatlerini onlara mahsus kılmaktadırlar.

Tüm bu çelişkilerin giderilmesi, hayatın anlam kazanabilmesi için ibadet kavramının doğru anlaşılması gerekmekte; ibadetin Allah’ın koyduğu bütün emirleri kapsadığı, kişiyi Allah’a yönelten her hareketi, her işi de içine alan bir terim olduğu gerçeği görülebilmelidir.

İbadet, insanın, ruhen ve bedenen, görünen ve görünmeyen, gizli ve açık bütün varlığı ile yalnızca Allah’a yaptığı şuurlu bir itaat ve bağlılıktır. Boyun eğmenin, itaat etmenin, saygı göstermenin ve kulluğun en son noktasıdır.

Namaz, oruç, hac gibi ibadetler, kişiyi asıl mücadeleye hazırlayan, onu yetiştiren öğretileri içerir. Adeta birer provadır bu ibadetler… Kulluğun nasıl olması gerektiği, hayatın kimin için, kimin emirleri doğrultusunda yaşanabileceği, belli vakitlerdeki bu ibadetlerle kişiye hatırlatılır/öğretilir.

Namaz, namaz vakti dışındaki hayatın her döneminde kişiye fahşadan korunmayı, oruç, Allah’tan gereği gibi sakınmayı, takvayı, umre/hac ise kişiye haddini bilmeyi, mahşeri, ümmet bilincini, daima Allah’ı merkeze almayı, yeryüzündeki tüm tağutları taşlayarak reddetmeyi öğretir.

Kâfirûn suresinde, “De ki: ‘Ey kâfirler; ben sizin ibadet ettiğinize ibadet etmem. Benim ibadet ettiğime siz ibadet edecek değilsiniz.’” hitabından yola çıkarak unutulmamalı ki; kâfirlerin taptıklarından ayrışmak, onlardan beri olunduğunu ilan etmek ve ideal bir şahitlik ortaya koyabilmek bu inancın/ibadetin temelidir.

“Allah’tan başka ilâh yoktur, Hz. Muhammed(s) O’nun kulu ve Resulüdür.”  şehâdet kelimesinde, Muhammed(s)’ın Resullüğünden önce, ‘abdühü’ (O’nun kulu) ifadesi kullanılarak ibadet eden yönüne, ‘kulluğuna’ vurgu yapılmaktadır. İbadet etmek bir tercihin sonucudur. Resullük ise Allah’ın görevlendirmesiyle gerçekleşir. İrade göstererek, isteyerek ortaya konan ‘sadece Allah’a kul olma’ hali kişiyi değerli kılan onurlu bir makamdır.

Bu sebeple diyelim ki; ne mutlu hayatını ibadet kılanlara, ne mutlu Allah’tan gelene teslim olmak için irade ortaya koyanlara…


Comments are closed.