Kas
09
Gönderen: admin, Seyahat - İzlenim, Kasım-9-2011

Van, Erciş depreminden sonra “Yardım Kardeşliği” çağrısıyla bir araya gelen İslami kuruluşları temsilen, kısa bir süre içerisinde toplanan nakdi yardımları bölgede faaliyet yürüten kardeşlerimiz eliyle mağdurlara ulaştırmak amacıyla Van ve Erciş’i ziyaret ettik.

İlkav, Hay-Der, Kalem-Der, Kur’an Nesli K.M., Akmer, İmkander ve Zeynep-Der’in ortaklaşa sürdürdükleri organizasyon adına bölgeye ziyaret gerçekleştiren heyette, Mehmet Pamak, Ahmed Kalkan, İlkav yönetiminden Şahin Özdaş ve Servet Polat yer aldı.

Heyet olarak bölgede faaliyet yürüten İslami kuruluşların çadırlarını ziyaret ederek, vekâletlerini aldığımız kurban bağışlarını teslim ettik. Mağdur ailelere nakdi yardımları bizzat ulaştırarak yaşanan aksaklıklar ve temel ihtiyaçlarla ilgili bilgi almaya çalıştık. Ayrıca depremde hayatını kaybeden Başak-Der başkanı Gültekin Keleş ve Şafak-Der başkanı Salih Göldaş‘ın ailesine de taziye ziyaretinde bulunma fırsatını bulduk.

Orada kalınan günlerde, öncelikle bizlere mihmandarlık yapan, arabalarıyla bizleri Erciş, Van ve yıkılmış köylerdeki mağdurlara ulaştıran Fırat Toprak ve Bülent Baykara’dan, Van ve Erciş’te bizleri misafir eden, yardımların dağıtılması, kurbanların kesilip ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması çabalarına katkı sunan, Adil Sağlam, Mehmet Kömür, Halis Özdaş, Fuat Değer, Ramazan Yazçiçek ve halen orada yardım çalışmaları, halkın sorunlarına çare bulma çabaları içinde ibadet bilinciyle çırpınan diğer Müslümanlardan Allah razı olsun. Allah onlara sabır ve güç versin, hayırlı çabalarını bereketlendirsin.

Bölgeyle ilgili izlenimler:  

Deprem bize neyi hatırlatıyor?

Deprem birçok yönden ilahi ikazlar taşıyan bir hadise… Kişinin haddini bilmesi, mal ve evlat çokluğu ile gurura kapılmaması, dünyayı ve içindekileri ilahlaştıran davranışlardan uzak durması, ölçü ve tartıda her türlü haksızlıktan, hırsızlıktan kaçınarak hesabına uygun yapılar inşa etmesi,  her an ölümün gelebileceği bilinci ile ömrü Allah’ı razı edecek uğraşlarla geçirmenin önemi akla ilk gelenlerden… Deprem, bir lokalde okey oynarken de, dernek binasında Kur’an dersi yaparken de sizi bulabilir. Siz hangisini tercih ederdiniz?   Deprem vesilesiyle yoğun çalışan İslami kurumların, bölgeyi ne kadar ihmal ettikleri fark ediliyor. Vanlı kardeşleri, “sizinle hasret gidermek ve kucaklaşmak için bir deprem mi görmemiz gerekiyordu” siteminde oldukça haklılar. İnşallah bu afet vesilesiyle atılan kardeşlik tohumları ilgisiz bırakılmaz ve sonrasında meyvelerini vermeye başlar.

Devlet depremde organize olamadı1999 Gölcük depreminden sonra sürekli deprem senaryolarının konuşulduğu bir ülkede, Van, Erciş depremine karşı daha hazırlıklı olunması gerekirdi. Devletseniz ve tüm imkânlar sizin kontrolünüzdeyse kargaşa ve dağınıklık gibi mazeretler geçerli olamaz. Devletin kurumlarının ilk birkaç gün krizi doğru yönetemedikleri ve yardımları koordine edemedikleri gibi şikâyetler genel olarak herkesin ortak düşüncesiydi. Coğrafya olarak daha küçük bir alanı teşkil eden Erciş’te yaşanan başarısızlık beklenen Marmara depremi için ne kadar hazırlıklı olunduğu sorusunu akıllara getirmektedir.

Yardım çalışmalarını İslami kuruluşlar omuzladı

Depremin ilk saatlerinden itibaren bölgeye ulaşan İslami kuruluşların kendi kriz masalarını oluşturdukları, gerek enkazdan insan çıkartma gerekse ilk temel yardımları organize etme konusunda başı çektikleri görülmekteydi. İlk saatlerden itibaren sıcak yemek sağlayan aş evlerini kuran, gönderilen tüm yardımları tasnif ederek depolayan, ihtiyaç listelerini oluşturarak halka bizzat ulaştıran İslami kuruluşların hakkını herkes vermekte. Deprem bölgesinde yürütülen yardım çalışmalarının önemli bir kısmını omuzlayan İslami kuruluşların örgüt sempatizanları tarafından bazı lokal tacizlere maruz kaldığı haberleri de oldukça düşündürücü. Örgüt bölgede İslam’ın mesajından ve Müslümanlardan korkuyor. 1999 Gölcük depreminde de İslami kuruluşların yardım faaliyetleri TSK tarafından engellenmişti. Bölgeler farklıda olsa Müslümanların inisiyatifi ele almasından duyulan rahatsızlığın ortak olduğu söylenebilir.

Ercişliler yağma haberlerinden çok rahatsız

Deprem bölgesinde halkı en çok rahatsız eden hadise yağma görüntüleri ile anılmaktı. Bazı küçük gurupların yaptığı saldırganlığın Erciş’in geneline mâl edilmesinden çok şikâyetçilerdi. Kurumların kendi yardım tırlarının rahatlıkla yerine ulaştığı, asla bir engel ve saldırı ile karşılaşmadığı, sadece sahipsiz, nereye ulaştıracağını bilmeyen, bölgeye gönderilen bazı araçların bu kararsızlığından istifade edilerek bir iki yağma olayının yaşandığı söylenebilir. Halk, yağmaların ihtiyaç ve yoksulluk refleksi ile yapıldığı, malzemelerin satılması gibi olaylarınsa bölge halkı dışında mağdur olmayanlar tarafından gerçekleştirilmiş olduğu siteminde bulunuyor. Bölge halkının çöken binaların altındaki marketlerin dışarıdaki manav reyonlarına bile el sürmediği ve günlerce kalan meyve ve sebzelerin çürümeye başladığının, çeyiz mağazalarının kırılan camlarından sarkan ambalajlı battaniyelerin kimse tarafından alınmadığının da bilinmesi gerekiyor.

Yerli halk onurundan, aş evlerinden yemek bile isteyemiyor

Aş evlerindeki görevliler çadırlarda kalan birçok mağdurun yiyecek sıkıntısından dolayı bir haftadır oruç tuttuğunu anlatıyorlar. Kimseye el açmama onurundan gerçekleşen bu eylem dikkat çekici. Bazı mağdurların aç olmalarına rağmen yemek almadıkları, aş evindeki görevlilerin bunu anlayıp çadırlara ısrar ederek yemek götürdükleri görülüyor.  Aş evinden aldığı yemek için kendisine uzatılan bir ekmeğin yarısını bölüp geri veren, yıkılan evinin önünde kurduğu naylondan çadırda kendisini ziyaret edenlere sahip olduğu tek şey olan elma bahçesinden elma ikram etme telaşına giren deprem mağdurlarının bu izzetli tavırlarının da bilinmesi, konuşulması gerekiyor.

Erciş’te esnaf bitmiş vaziyette

Deprem büyük bir oranda Erciş’te hasara ve can kayıplarına sebep oldu. Binaların çoğu ya yıkıldı ya da kullanılamaz hale geldi. Bu sebeple dükkânların tamamına yakını açılamıyor.  Esnaf hasarlı binalardan mallarının sağlam kalanlarını tahliye etmekle uğraşıyor. Ürün hasar tespiti ve bunun tazminatıyla ilgili belirsizlik bitmiş vaziyette olan esnafı isyan ettiriyor. Borçlanarak aldıkları malların hasarından dolayı ticari faaliyetleri duran esnaf, günü yaklaşan çeklerinin ve senetlerinin sıkıntısını yaşamaya başlamış. Bu konuda bir erteleme ve esneklik açıklamasının henüz yapılmamış olması rahatsızlığı gittikçe arttırmakta.

Hava koşulları ve erzak yetersizliğine acil önlem alınmalı

Deprem ve sonrasında havanın karlı olmaması, yetersiz, düzensiz çalışmaların daha dramatik sonuçlar doğurmasına engel olmuş. Fakat doğunun iklim şartları gereği çok kısa bir süre sonra yoğun soğuk ve kar beklendiği düşünüldüğünde çadırlardan prefabrik evlere acil geçişin sağlanması gerekiyor. Isıtıcı ve tüp, halkın kış koşullarında ihtiyaç duyduğu temel malzemelerden. Ancak bölgede gıda ihtiyacının olduğu tüm yardım kuruluşları tarafından vurgulanıyor. Gıda stoklarının azaldığı, çocuk maması ve gıda ürünlerinin bölgeye düzenli olarak gönderilmesine devam edilmeli.

Bize düşenler:

Bazen bir musibet bin nasihatten daha etkili olabiliyor. Bu deprem vesilesiyle paylaşma ve dayanışmayı yeniden hatırlamak, en temiz duygularıyla günlerini bölgede geçirme hassasiyetine sahip gönüllülerin çıkması oldukça önemliydi. Az da olsa böyle bir durumda bile faşizan dürtülerle hareket ederek “oh olsun” çığlıkları atanların, bu duyarlılık karşısında mahkûm edilerek dışlanması da bir o kadar sevindiriciydi. Artık biz Müslümanlara düşen silkelenmek, bu musibetten dersler çıkararak Tevhid ve Adalet mesajını doğudan batıya tüm coğrafyada yayabilme heyecanını kuşanmak ve ümmet bilinci ile iman paydasında buluşabilme çağrısını durmaksızın yinelemektir.


Comments are closed.